Akdeniz’in eşsiz güzelliğinin kıyısında, Var departmanının doğusunda bulunan, TGV (Hızlı Tren) ile Paris’ten 4 saat 40 dakika’da ulaşılabilecek bir mesafede olan Saint Raphael, büyüleyici güzelliği ile başkent Paris başta olmak üzere tüm Fransa’dan hatta dünyanın pek çok yerinden gezginlerin gezi listelerinde yer almaya devam ediyor.

19. yüzyıldan kalma bir bazilikanın etrafında bulunan Saint Raphael’in tarihi şehri, estetik ve göz alıcı mimarisi ile ziyaretçilerini etkiliyor hele ki 22 metrelik tarihi gözetleme kulesine çıkıp, şehrin evlerinin çatıları ve ardında kalan kıyıları, ufuk çizgisini izledikten sonra burada yaşamaya karar verme ihtimaliniz oldukça yüksek.

Ayrıca yılın hemen her günü açık olan “çiçek ve sebze pazarı” bölgenin doğal güzelliklerin ve ürünlerini tanımanız, koklamanız hatta tatmanız için oldukça iyi bir fırsat olacaktır. Buradan biraz aşağıya inersek şehrin eski limanı ile karşılaşırız. Deniz kenarında güzel yürüyüşler için baştan ayağa yenilenen liman ve çevresinde bulunan oldukça güzel restoranlarda bölgenin yemeklerini tatmanız da mümkün.

Saint Raphael Plajları

 

Yaz aylarında insanla dolup taşan Saint Raphael plajları sizin için çok kalabalıksa, biraz kafa dinlemek isterim diyorsanız, o halde Dramont, Agay ya da Anthéor yönüne yani doğuya doğru gitmeniz gerekecek. Volkanik kızıl kayaların içlerine zamanla su aracılığı ile oyulmuş küçük koylar, kendinizle baş başa kalmanız için güzel bir seçenek olacaktır.

Yılın her günü burada huzur içinde, Santa Lucia Limanı’nın yakınlarında bir yerlerde palmiyelerin altında dinlenmek mümkün ya da eski şehir merkezinin ilginç dükkânlarını tek tek dolaşmak, alışveriş yapmak…

Her şeyden de öte, Saint Raphael’in “Tourism et Handicap (Engelsiz Turizm)” etiketine sahip olması, herkes için turizm anlayışını benimsediğinin en büyük göstergesidir zaten.