Indre bölgesine konuşlanmış olan Azay le Rideau Şatosu sanki, göz alıcı dış cephesini suya daha iyi yansıtabilmek için etrafını çevreleyen suları durdurmuş gibi durmaktadır. Romantizm ile birlikte masumiyetin ve bir peri masalının sakinliğini kafanızda canlandıracak olan Azay le Rideau Şatosu, Rönesans dönemi mimarisi ve Indre’in sakin sularını çevreleyen ağaçlı bir park ile siz ziyaretçilerin kapılarını açmış beklemektedir.

Fırtınalı Bir Tarih

Uyuyan güzel masalı imajının çok uzağında, hayal kırıklıkları ve savaşların gölgesinde bir tarihe sahiptir. Chinon ormanının kenarında ve Tours kentine yaklaşık 20 km uzaklıkta bulunan Azay le Rideau Şatosu, yüzyıllar boyunca iki şehir arasında bir geçit olarak kullanılmıştır.

1418 yılında bölgeye hakim olan Bourguignonlar, oradan geçmekte olan VII. Charles’a hakaret ederler ve bunun üzerine şato büyük hasarlar alacak şekilde yakılır.  Şatonun aldığı hasarlar XVIII. yüzyıla kadar halk tarafından korunur ve Şatonun adı Yakılmımş Azay olarak anılır.

Bugünkü Şatonun yapımı ise 1515’e tarihlenmektedir. Kraliyetin mali işlerden sorumlu adamı Grilles Berthelot, güçlendirme çalışmaları yapması için görevlendirilir ve şatonun yeniden inşasına başlar. Çalışmalarda etkin rol oynayan karısı ise çok etkilendiği İtalyan rönesansını yoğun bir şekilde Şatoya uygulatır. Ancak Berthelot ve arkadaşı Semblançay’ın bu başarıları I. François’da şüphe ve panik uyandırır ve bunun üzerine, doğru ya da yalan bilinmez ancak yolsuzlukla suçlanırlar ve Semblançay 1527’de tutuklanıp asılarak öldürülür. Aynı şekilde öldürülmekten korkan Berthelot ise ülkeyi terk etmeyi tercih eder ve şatoyu karısına bırakıp kaçar. Daha sonra kral François, yapıyı İtalyan bölgesi komutanlarından, Antoine Raffin’e hediye etmeyi uygun bulur.

 

1791’de Charles de Biencourt’un şatoyu satın almasına kadar geçen birkaç yüzyıllık sürede, deyim yerinde ise şato eriyip bitmiştir. Biencourt ve varisleri ise şatonun restorasyonu için oldukça büyük çabalar sarf etmişlerdir. Bu restorasyonlarda bazı şeyler de değişmiştir. Örneğin, orta çağdan kalma kısımlar kaldırtılıp yerlerine İngiliz tarzında döşenmiş bir bahçe konmuştur. 1905’e gelindiğinde ise devlet şatoyu satın almıştır ve halen de devletin malıdır.


İtalyan Tarzı Bir Dış Cephe ve Halılar

L şeklinde inşa edilmiş olan şato, etrafını çevreleyen suya göre şekillendirilmiştir. İtalyan rönesansı ve Fransız geleneğinin zevkli bir karışımı olan Azay-le-Rideau Şatosu, kendini diğerlerinden hemen ayırmaktadır. Büyük konutun ortasında yükselen göz alıcı “escalier d’honneur (şeref merdiveni)” sayesinde üstteki üç kata çıkılmaktadır. Bu merdiven ile çıkılan katlarda ise şatafatlı salonlar ve şahsi odalar bulunmaktadır.

Cömert bir şekilde mobilyalar ve Paris, Anvers ya da Bruxelles halıları ile bezenmiş olan Şato, detaylara baktıkça lüksün ve zenginliğin adeta bir dışa vurumu gibidir. İçeride dikkat çeken diğer bir şey ise şöminenin üzerinde görünen, I. François’nın amblemi olan, semender çizimidir.

Dışarıda ise, İngiliz Parkı, şatoyu tüm açılardan izleme olanağı sunmakta ve Indre’in kıyısında sakin bir yürüyüşe çıkarak hem doğanın hem de mimarinin tadını çıkarmanıza olanak sağlar.