Deauville – Trouville’i güzel kılan şey, onu etkileyici hatta büyüleyici yapan etkenlerin sadece yazın değil, yılın tüm zamanı oluşu!
Güneş tepedeyken ya da yağmur altında ıslanırken, sevgilinizle ya da ailenizle ya da en yakın arkadaşlarınızla, hemen her zaman gidebileceğiniz Fransa’nın en güzel turizm destinasyonlarından bir tanesi olan Deauville – Trouville’i keşfe çıkalım!
Deauville
Paris’lilerin pek çoğunun ikinci evlerini Deauville’den aldıkları bilinmekte ve bundan dolayıdır ki bazen burası “Paris’in 21. mahallesi” olarak tarif ediliyor. Deauville’e ulaşmanın en kolay yollarından bir tanesi trene binmek ya da A13 kara yolunu kullanmaktır. Ancak haftasonları otoyolun biraz tıkalı olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurmanızda yarar var!
Gezinize Deauville’in dillere destan plajından başlayabilirsiniz. Burada incecik kumlu plajın tadını çıkarırken aynı zamanda kendinize bir adet plaj şemsiyesi kiralayabilirsiniz. Ya da yalnızca, dünya üzerinde şemsiyeleri ile ün yapmış olan bu eşsiz plajı fotoğraflamaya gitmek de mümkün ve oldukça mantıklı! Plajı boylu boyunca yürümek isterseniz ünlü Planches yürüyüş yolunu kullanabilirsiniz. Bir nevi günbatımı bulvarı olan bu yolda eğer şanslı iseniz George Clooney veya Leonardo Di Caprio gibi ünlülerle karşılaşmanız işten bile değil! Nasıl mı? Her yıl Eylül ayında düzenlenen Amerikan Sineması Festivali için buraya gelen Amerikalı oyuncular ve pek çok sinemasever sayesinde… Ayrıca Cannes Film Festivali’nin aksine bu festival sadece davetlilere değil herkese açık!
Plajın tam karşısında ise 1912 yılında inşa edilmiş olan ihtişamlı bir kumarhane göreceksiniz. Poker, rulet ya da oyun makinaları gibi şans oyunlarını sevenler ya da en azından bir kez şansını denemek isteyenler için güzel bir seçenek olan kumarhane ayrıca her yıl Ocak ve Şubat aylarında düzenlenen Avrupa Poker Turnuvası’na da ev sahipliği yapıyor. Salt bir kumarhane olmaktan uzak, neredeyse bir kültür merkezi sayılabilecek olan Deauville Kumarhanesi’nde Verssailles Sarayı’nın Petit Trianon’undan esinlenerek yapılmış bir tiyatro salonu bile bulunuyor.
Kumarhane ve Eugène Colas caddesi arasında kalan bölgede, şehrin bütün ticaret ve alış-veriş mekanlarını göreceksiniz. Ayrıca küçük restoranlar ve çay bahçeleri gibi gastronomik aktiviteleri de yine burada gerçekleştirmek mümkün. Güzel bir detay olarak şunu da belirtelim: burada her yer Pazar günü de açık!
Trouville
Şimdi de küçük Touques Nehri’nin karşısına, Deuaville’in kardeşi sayılabilecek Trouville ya da uzun adıyla “Trouville-sur-Mer” şehrini keşfe çıkalım:
Siyam ikizi Deuaville’den daha az çarpıcı olan Trouville aslında bir balıkçı kasabasıdır. Ama bu çirkin bir şehir olduğu anlamına gelmez. Aksine otantikliğini korumayı iyi bilmiş olan Trouville’de birbirinden farklı onlarca balıkçı teknesini görmek ve her hafta Salı ve Pazar günleri kurulan, bulunduğu bölgede oldukça ünlü olan pazarını gezmek, alış-veriş yapmak oldukça keyiflidir. Mutfağı ile isim yapan Trouville’in en güzel restoranlarına plaj çevresi ve liman dolaylarında rastlayabilirsiniz.
Plaj boyunca bir yürüyüşe çıkarsanız eğer, 19. yüzyılda Paris’in zengin aileleri tarafından yaptırılan onlarca lüks villanın güzelliğinin de tadını çıkarabilirsiniz.
Atlara ve at yarışına biraz ilginiz varsa sizin için de bir sürprizimiz var. Deauville-Clairefontaine Hipodromu’nda düzenlenen yarışları izleyebilir ya da Polo adlı at üstünde oynanan oyunun dünya üzerindeki en iyi takımlarının maçlarını görebilirsiniz. Ufak bir detay hafta içi maçları da ücretsiz!