Fransız Devrimi ve Bastille’in Alınması
Fransız Devrimi’nin Fransa tarihindeki yerinin ne kadar büyük olduğunu herkes bilir, kabul eder hatta bunun insanlık tarihi için ne denli önemli olduğunu da biliriz. Şimdi meraklıları için, Fransız Devrimi’nin nasıl bir ortamda hangi olaylar neticesinde doğduğuna bir göz atalım:
Fransız Devrimi demek aslında eski rejimin sona ermesi ve Fransızlar için yeni bir çağın başlangıcı demektir. Kraliyetin ve mutlak monarşinin sonunun gelmesi ile ülkenin bir halk olarak yeniden doğuşu ve daha adil, halktan temsilcilerin içinde bulunduğu bir parlamenter sisteme önce anayasal monarşi ardından da cumhuriyet ile geçişi anlamına gelir.
États Généraux (soylu sınıf, kilise ve tiers états(şehir temsilcileri)) diye adlandırılan dönemde gerçekleşen Devrim, tiers états’nın gücü ve halkın bilinçlenmesi ile bir uyum içinde, “Bastille”in alınması gibi devrimin en önemli aşamalarından birisinin gerçekleştirilmesi ile yapılmıştır diyebiliriz.
Burada bir parantez açıp Bastille’in alınması hikâyesine değinmek isterim:
14 Temmuz 1789 günü, Fransız Devrimi’nin kilit taşı sayılabilecek bu olay, Bastille’in halk tarafından ele geçirilmesi, başarı ile gerçekleştirilmiştir. 4 Mayıs 1789’dan itibaren yukarıda bahsi geçen tiers états (sehir temsilcileri), düzenledikleri toplantı ve meclislerde kralın gücünü azaltan, halkın haklarını net bir şekilde belirleyen ve dolaylı olarak soylu sınıfın ve kilisenin güçlerinin ortadan kaldırıldığı bir anayasa talep etmekteydi. Temsilcilerin États Généraux’ya yönelttiği taleplerden anlaşıldığı üzere olaylar, Kral 16. Louis’nin meclisi kapatmak istemesinin ve temsilcilerin meclisi kapatmayacaklarına dair “serment du jeu de paume” dedikleri andı içmeleri ile deyim yerinde ise giderek arap saçına dönmüştür. Yoksul Fransız halkı ile gücü elinde tutanlar arasındaki uçurum büyüdükçe ayaklanma da gün be gün artmıştır.
Bastille’inalınışı böyle bir ortamda kralın tahtının sallanışı anlamına gelmekteydi zira bu kraliyet kalesi, hapishanesi ve silah deposu yüzlerce adamla korunmaktaydı… 1770 yılından beri hapishane, kraliyetin himayesi altındaydı ancak Bastille’in alınışı ile işler tersine dönmüş, tüm Fransa ve Avrupa’nın kontrolüne girmiştir. Zenginin malını mülkünü giderek büyüttüğü, kilisenin din üzerinden cahil halkı kandırıp kullandığı ve monarşik düzen içinde her gelen Kral’ın keyfince işler yapıp, halkın haklarını tayin etmediği bir dönemde, bilinçlenen halkın isyan etmesi ile Fransız Devrimi gerçekleştirilmiştir.
4 Ağustos 1789 gecesi ayrıcalıkların ortadan kaldırılması ve ardından 26 Ağustos’ta da vatandaşlık ve insan hakları bildirgesinin yayınlanması ile de yep yeni bir halk doğmuş ve tüm dünyaya örnek olmuş ve bugün hâlâ insanlık tarihinin en önemli olaylarının başında gelmektedir.