Aynı ismi taşıyan meşhur üzüm bağlarının ortasında yer alan Monbazillac Şatosu, Dordogne Vadisi üzerinde bulunup, sahip olduğu teraslar üzerinden uzaklara doğru bakınca yine aynı vadinin sıradışı panoramik bir görüntüsünü sizlere sunuyor. Doğanın, üzümün ve şarabın tadına sonuna kadar varacağınız bu gezide aynı zamanda Monbazillac’ın eşsiz ve orijinal mimarisi ile de büyüleneceksiniz.
Monbazillac Şatosu ‘nun Tarihine Göz Atalım
1550’lere doğru Charles d’Aydie tarafından oldukça basit bir tasarım üstüne bir çırpıda inşa ettirilmiş olan şato dörtgen planda olup, her bir köşesinde birer silindirik kule bulunan sade, basit ama işlevsel bir kaledir.
Şatoya girişler kemerler üzerine sabitlenmiş bir köprü ile yapılıyor. Sadece mimari açıdan güzel olduğu için inşa edilmiş bir şatonun dünya üzerinde var olduğuna inanmak pek mümkün değil, yine burada Monbazillac Şatosu ‘nda da savunma amaçlı yapılmış pek çok öğe gözlerden kaçmıyor. Bunun dışında okçular için yapılmış bölmeler gibi saldırı amaçlı bölümler de mevcut. Şatonun içine girdiğinizde karşılaşacağınız pek çok odadan bir tanesinde bir kuyu da göreceksiniz.
1607 yılına geldiğimizde ise, din savaşlarında etkin rol oynayan Protestan Fransız’lardan olan Louis de Boucahrd d’Aubeterre, şatoyu satın almış ve daha sonra 1666 yılında da Pierre Barraud’nun mal varlığına girmiş.
1685 yılına gelindiğinde Nantes fermanı geçersiz sayılıp, Fontainebleau fermanı imzalanmış. Bunun üzerine Pierre Barraud’nun dul kalan eşi Protestanlıktan çıkmış ve Katolik olmuştur.1777 yılında tekrar el değiştiren şato François Hilaire de Bacalan tarafından satın alınmış 1790 yılında yine François Hilaire de Bacalan’ın belediye başkanı seçilmesi ile şato terk edilmiştir. Fransız Devrimi boyunca hasar görmeden hayatına devam Monbazillac Şatosu 1960’da tekrar el değiştirmiş ve Monbazillac’lı bir kooperatif tarafından satın alınıp şatonun etrafını saran 25 hektarlık üzüm bağlarında üretilen üzümlerden elde etitkleri şarapların ticaretini yapmaya başlamışlar.