Orsay Müzesi: Garda Empresyonizm Etkileri

Eyfel Kulesi, Notre Dame, Saint Louis Adası… Seine nehri üzerinden geçen yolcuları hayretlere düşüren eşsiz güzellikteki yapılardır.

Görenlerin kafaları kendi etraflarında dönerken, fotoğraf makineleri hiç susmaz ve birden bakışlar donup kalır. Nehrin solunda uzunlamasına bir yapı belirir. Bu yapı diğerlerine hiç ama hiç benzemez! Evet, Orsay müzesinden bahsediyoruz.

XIX. Yüzyıl’ın İhtişamı

Hayal etmesi güç olsa da eski bir tren garı, bugün XIX. yy. sanatına adanmış bir müze olarak karşımıza çıkmaktadır. Endüstriyel amaçlarla yapılmış bir binanın kültürel bir merkeze dönüştürülmesine ilk kez bu müzede şahit olmaktayız. Garın rıhtımının yerinde böylelikle büyük bir nef ve güneş ışığıyla aydınlanan kolonlar bizi karşılamaktadır. Oldukça havadar ve panoramik olan Orsay müzesi, bu özelliklerinden dolayı sanat meraklılarına; “Orsay müzesinin ilk sanat eseri, müzenin ta kendisidir” dedirtmektedir.

Empresyonistlerin Cenneti

Manet, Degas, Monet, Renoir… gibi dönemin günlük hayatından kareleri bize sunan sanatçıların ellerinden çıkan; heykel, resim, fotoğraf ve dekoratif sanatlarla ilişkisi olan diğer eserler, bugün bu müzede ziyaretçilerini beklemektedir.

Biraz Tarih

Orsay Garı’nın müzeye dönüştürülmesi fikri 1970’lerde ortaya çıkmıştır. Teknik gelişmelerin kurbanı olan tren garı, 1939 yılına kadar Güney-Doğu Fransa’dan gelen trenlerin son durağı olurken zaman içinde, deyim yerinde ise, meslek değiştirmiştir.

Savaş boyunca nakliyelerin yapıldığı bir merkez iken, sonrasında sinematografik bir dekor halini almıştır. 1986 yılından itibaren ise Paris müzelerinin lokomotifi olmuş ve böylece başkentin en çok ziyaret edilenlerinden birisine dönüşmüştür. Başarısını ise 1848 ile 1914 yılları arasında yapılmış 5000 resim ve pek çok heykele borçludur diyebiliriz.

Empresyonist ve post-empresyonist ekollerden çıkan ressamların tuvallerinin sıra dışı koleksiyonu, bugün çağdaş sanatın önünü açmakta, ona ışık tutmaktadır.

Yenileme Çalışmaları (2011)

XIX. yy. sanatının baş temsilciliğini yapan müzede, 2011 yılında bir takım yenileme çalışmaları yapılmıştır. Bazı yeni salonlar eklenmiş ve ünlü Hollandalı ressam, Van Gogh’a, özellikle de oto portrelerinin bulunduğu 24 tabloya ev sahipliği yapan yeni bir alan yaratılmıştır.

Müzenin en başarılı olduğu kısım ise hiç şüphesiz Seine nehri boyunca uzanan empresyonizm galerisidir ki içinde beş farklı ana başlığa ayrılmaktadır, bunlar:

  • Empresyonizmin kökenleri
  • 1874 yılı, empresyonizmin ilk defa sergilenişi
  • Çağdaş Paris yaşamının resmedilmesi
  • 1880 dolayları empresyonizmi
  • XX. yy. başlarında Monet ve Sezanne

Daha fazla Alan, Daha fazla Akıcılık

Yenileme çalışmaları ziyaretçilere daha fazla konfor ve rahat dolaşma imkanı sunsa da, Orsay garının ruhu 1900 yılında mimar Victor Laloux tarafından oluşturulmuş ve yenileme esnasında da korunmuştur.

Zemin katta bulunan merkezi nefin dört bir tarafındaki galerilerin her biri nişlerle bölünmüş ve eski gardan kalan devasa bir saat ile taçlandırılmıştır.

Orta ve üst katlarda ise bütün yıl boyunca süreli sergilerin düzenlendiği yeni salonlar bulunmaktadır.

Orsay Müzesi’ne gidenlerin kesinlikle görmeleri gereken alan ise Cehennemin Kapıları (les portes de l’enfer), kırık burunlu adam (l’homme au nez cassé) gibi heykel ve büstleriyle tanınan Fransız sanatçı Rodin’in eserlerinin sergilendiği bölümdür.

Orsay Müzesi’nin resmi web adresi için: http://www.musee-orsay.fr/

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir