Perigueux
Dordogne Bölgesini anlatmaya devam edeceğimiz bir başka yazımız ile daha karşınızdayız.
Dordogne’un önemli şehirlerinden olan ve bölgenin merkezinde yer alan Perigueux, bu yazımızın odak noktası olacak…
2000 yıl boyunca bölgede oldukça önemli bir rol üstlenmiş olan Perigueux, farklı tarihi sit alanlarına ve güzel bir “eski şehre” sahiptir. Dordogne’un en çok ziyaret edilen şehirlerinin biraz kuzeyinde kalsa da bize sorarsanız, Dordogne’un incilerinden bir tanesidir Pregiueux.
Perigueux Şehrini Keşfedelim
Perigueux size gezilecek iki ayrı şehir sunar. Bir tanesi ortaçağ, diğeri de Roma şehri olan iki farklı Perigueux ve bir de görkemli bir katedral ile farklı dönemleri bir arada yaşama fırsatını sizlere sunar…
Paris Gezgini’nin uzman rehberleri ile hiçbir detayı atlamadan Perigueux’nün mükemmel atmosferini tadın!
1-Perigueux Katedrali
Şehre varır varmaz dikkatinizi çekecek ilk şey, şehir merkezinde tüm ihtişamı ile duran “Saint Front Katedrali” olacaktır. 1120 yılında yapılmış olan bu kilise, asırlar boyunca ayakta kalmayı başarmış ve nice asırlar boyu daha ayakta kalsın diye 19. yüzyılda bir restorasyon geçirmiştir.
Binanın planına bakacak olursak, Venedik Saint-Marc kilisesinde olduğu gibi “Yunan Haçı” formunda olduğunu görürüz ve bu haçın üzerinde de beş adet kubbe bulunmaktadır.
Ayrıca bu katedral 1998 yılında Unesco Dünya Ortak Mirası olarak sınıflandırılmıştır çünkü zamanında St James de Compostelle Hac yolunun önemli bir etabını oluşturmaktaydı.
2-Orta Çağdan Kalma Perigueux,
Orta çağ şehrine giriş yapar yapmaz, katedralin yanında Mataguerre Kulesi’ni göreceksiniz. Aslında duvarların üzerinde 28 kule ve 12 kapı bulunmaktaydı ancak bugüne kadar sadece bu kule ayakta kalabilmiştir.
Dönemin zengin tüccarları tarafından yaptırılmış pek çok orta çağ evi bu şehirde
karşınıza çıkacak. Limogeanne caddesi ise en güzel yarı ahşap orta çağ evlerini göreceğiniz cadde olacaktır.
3-Roma Döneminden Kalma Perigueux
Roma Dönemi ruhunu hala sonuna kadar yansıtan Perigueux’nün bu kısmı orta çağ şehrinden biraz küçüktür ama daha az etkileyici değildir.
Bugün Roma şehrinde varlığını sürdüren Vesunna Tapınağı’ndan geriye kalan 27 metre uzunluğunda ve 27 metre çapındaki kule, en azından tapınağın geri kalanının ne kadar ihtişamlı olduğunu hayal etmenize yardımcı olacaktır.
Yine bu Roma şehrindeki “Vesunna Gallo-Romain Müzesi” de bir ziyareti hak ediyor zira, dönemin hayatını anlamanızı sağlayacak müthiş koleksiyonlara sahiptir. Ayrıca 12. yüzyıldan kalma Barriere Şatosu’nun kalıntılarını yine bu şehirde göreceksiniz.
Le Jardin des Arènes adlı bahçede Roma döneminden kalma bir atik tiyatronun kalıntıları ile karşılaşırsanız sakın şaşırmayın.
1577 yılında Protestanlar tarafından iki kubbesi ve çan kulesi parçalanmış olan Saint Etienne kilisesi yine bu gezinizdeki olmazsa olmazlardandır.
Bu bahsettiklerimiz sadece ilk akla gelenler ve Dordogne’un mükemmel doğası, Vezere ve Dordogne nehirlerinin şehre kattığı atmosferi saymıyoruz bile…
