Normandiya’nın tarihi başkenti olan Rouen tam anlamıyla bir sanat ve tarih şehridir. Özellikle dini alanda önemli kültürel mirasa sahiptir. İşte bundan dolayıdır ki Fransa’da “la ville aux cent clochers” yani “yüz çanlı şehir” olarak bilinmektedir.

Ziyaretçilerini oldukça güzel karşılayan Rouen, Notre Dame Katedrali başta olmak üzere pek çok kilise ve manastır ile hristiyan mimarisinin neredeyse tüm inceliğini ve özellikel de gotik sanatın ayrıntılarını ziyaretçileri ile paylaşıyor.

Rouen’da Neler Göreceğim?

Rouen’ın eski şehir merkezinde gezerken sanki zamanın bariyerlerini aşıp orta çağa geri dönmüşüz hissine kapılabilirsiniz!

Gotik tarzda yapılmış Notre Dame Katedrali elbette şehrin en güzen yapısıdır. 11. ve 15. yüzyıllar arasında inşa edilen katedral, ünlü ressam Calude Monet’nin pek çok tablosuna da ilham kaynağı olmuştur. İçerisinde 12. yüzyıl vitray sanatının en güzel örneklerini görebilirsiniz! Dış cephesinde ise 12 havariyi, azizleri ve melekleri temsil eden 70 adet heykel göreceksiniz. Güney cephesinde ise 80 metrelik gotik mimarinin en güzel örneklerinden olan Beurre kulesi ile tanışacaksınız.

Şehrin tarihi diğer bir dini yapısı da Saint-Ouen manastırıdır. Bir zamanlar Normandiye bölgesinin en güçlü manastırıymış. Aynı şekilde diğer kiliseler gibi gotik mimari üslubu ile yapılmış, büyüleyici ve ışıl ışıldır. 14. ve 16. yüzyıllar arasında inşa edilmiştir. 14.yüzyıla tarihlenen Gros-Horloge isimli astronomik saat ise Rouen’ın sembolüdür diyebiliriz. Rönesans üslubuyla süslenmiş bir caddenin ortasında kendine yer bulmuş, bugün ziyaretçilerine adeta gülümsüyor.

Normandiya’nın eski parlamentosu, tarihi Yapı olarak tasdiklenmiş bugünün Rouen Adalet Sarayı yine gotik mimarinin en güzel örneklerinden bir tanesidir. Dış cephesinde gotik mimarinin önemli öğelerinden gargoylları ya da 20. yüzyıldan neo-gotik bir çalışma olan bir merdiven görebiliriz. 2. Dünya Savaşı’nda çok ağır bir şekilde hasar görmüş lan yapının merkezinde yer alan gotik-rönesans karışımı kısım ise neredeyse tamamen yok edilmiştir.

Rouen’ın tarih dolu sokaklarında dolaşırken Vieux-Marché meydanına varınca bilinmesi, biliniyorsa hatırlanması gereken şey ise 15. yüzyılda “Jeanne d’Arc”ın İngilizler tarafından burada idam edildiğidir. Jeanne d’Arc’ın tam olarak yakıldığı yerde bugün büyük bir haç bulacaksınız. 1970 yılında inşa edilmiş modern bir kilise olan Jeanne d’Arc Kilisesi’ni de yine bu meydanda bulacaksınız.

Şehirde Bu Kadar Çok Tarih Olur Da Müze Olmaz Mı?

Jeanne d’Arc Müzesi bunların başında gelirken, Caravaggio ve Monet gibi ressamların eserlerini barındıran Güzel Sanatlar Müzesi, Antik Dönem Müzesi, Gros-Horloge Saat Müzesi… Gibi pek çok farklı müzeyi ziyaret etme şansını yakalayacaksınız.

Ayrıca ahşap iskeletli şehrin kendine has oldukça güzel evleri de sokaklarda dolaşırken karşınıza çıkacak ve belki de bunca tarihi yapı arasında en çok dikkatinizi çekecek şey olacaktır.